18 Eylül 2020 Cuma

İşimize Bakalım


“Kadın olmanın en büyük avantajlarından biri, çok güzel siyahi bir kadının yanından onu İngiliz kadınına dönüştürmeyi istemeden geçebilmektir” demiş Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda’da. Peki neden bu tutumumuz hatırlayamadığımız kadar geçmişte kaldı ve biz neden sürekli bir şeyleri değiştirmeden kabullenemez olduk?

Dış görünüş bakımından belli güzellik kalıplarının oluşmuş olduğunun zaten hepimiz farkındayız; ancak iş sadece görüntüyle de bitmiyor. İnsanların nasıl düşündüğüne dahi karışır olduk. Farklılıklara tahammülümüz kalmamış gibi bir tavır var toplumun genelinde. Peki herkesin kendi tasavvur ettiği gibi bir dünyada yaşamanın mümkün olmadığının bilincinde olmamıza rağmen neden bunu bilmiyor gibi davranıyoruz? Her şey bizim istediğimiz gibi olunca hayatın daha iyi, daha kolay olacağını mı düşünüyoruz? Her şeyi en iyisini, en doğrusunu biz mi biliyoruz?

Evet, hiçbir şeye müdahale etmeden bir hayat sürdüremediğimiz de bir gerçek. Ancak hiç tanımadığımız birinin dış görünüşünü değiştirme düşüncemiz hastalıklı bir fikir değil mi? Neden bizimle hiç alakası olmayan biriyle ilgili bu tür şeyler düşünüp kafamızı yoralım? Başka yapacak hiç mi işimiz yok? Mesela bunun yerine derin bir nefes alarak her dakika bir şey düşünmekle meşgul olan zihnimizi dinlendirebiliriz ya da bir yudum su içebiliriz. Bunlar en basit şeyler. Başkasının hayatına karışmak yerine kendinize bir hobi edinebilirsiniz, kendinizi geliştirebilirsiniz gibi kişisel gelişim olaylarından değil. Ayrıca hala bu tür şeylerle zihnimizi meşgul ediyor, çevremizdekilere zarar veriyorsak kişisel gelişime gelinceye kadar yapılması gereken çok şey var demektir.

Artık önümüze dönelim, illa bir şeyler değiştirmekse niyetimiz aynada kendimize bakalım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder